DEPREM

Blog

DEPREMİN RUHSAL ETKİLERİ VE BASA ÇIKMA YOLLARI

Depremler gibi önemli yıkımlar yapan felaketler sonrasında, insanlarda, felaketin şiddeti, görülen zarar, felaket sonrası yeterli toplumsal, tıbbi, ruhsal destek görüp görmeme gibi etkenlere bağlı olarak değişik yoğunlukta ruhsal tepkiler ortaya çıkar. Bu ruhsal tepkileri “ruhsal hastalık” olarak değerlendirmek yanlıştır. Söz konusu tepkiler, örseleyici bir olaya karşı verilen normal tepkiler  olarak değerlendirilmelidir. Deprem gibi felaketler ardından bu olayı doğrudan ya da dolaylı olarak yaşayan herkes ruhsal açıdan etkilenir. Ancak herkeste kalıcı ruhsal rahatsızlıkların ortaya çıkacağını düşünmek yanlış olur.   Deprem sonrası ne tür duygular ortaya çıkabilir?

Hüzün: Beklenmedik bir biçimde yakınlarını, evini, işini kaybetmesine neden olan ya da kişiyi bedensel olarak yaralayan, etkileyen böylesi olaylarda hüzün en sık karşılaşılan duygudur. Yas tutmak, yitirdiklerimizin ardından yaşanması gereken normal bir tepkidir. Ancak yas, mücadele etmenizi, ayakta kalmanızı engellememelidir.

Çaresizlik: Depremlerin özelliği; kişiye sığınabileceği güvenli hiçbir yer bırakmaksızın tüm duygusal algılarını (ses, denge, dokunma, görüntü, vs.) etkileyerek,  denetimi elinden bütünüyle yitirdiği duygusunu yaşatmasıdır. Deprem sonrasında kurtarma çalışmalarının başlaması yaşamın olağanlaştırılması ile depreme karşı bizimde bir şeyler yapabileceğimiz, denetimi sınırlı da olsa ele geçirebileceğimiz duygusunu yaratır. Bu duyguyu destekleyecek, her tür yardım ve çaba nereden gelirse gelsin desteklenmelidir. Bunlar, güçlü yönlerinizin açığa çıkmasını sağlar ve direncimizi artırır.

Olayları tekrar tekrar yaşama: Depremin uykuda ya da uyanırken tekrar tekrar yaşanıyor gibi olması, kişiyi gerginleştiren, korkutan bir durumdur. Ancak zihnimiz anlamlandırmada güçlük çektiği acı olayların etkilerini bu yolla, yani tekrarlayarak hafifletir. Bu durum uzun sürer ve uyku düzeninizi bozarsa tedavi gerekebilir.

Duygusal uyuşma: Depremin şoku, sizde donup-kalma, duygularınızı eski yoğunluğunda yaşayamama ve tükenmişlik hissine yol açabilir.

Yaşamın anlamını yitirdiği duygusu: Deprem öncesinde sizi heyecanlandıran planlar, hedefler gözünüzde anlamlarını yitirebilir. Depremin etkilerinden kurtulmanın en önemli göstergesi kişinin gelecekle ilgili planlarını gözden geçirip, yeni koşullara uygun yeni planlar, hedefler üretmeye başlamasıdır.

Gerginlik ve Huzursuzluk:  Dinlenmek, uyumak ya da zihninizi dinlendirmekte zorlanabilirsiniz. Ağlamak sizi rahatlatır. Gözyaşlarınızı içinize akıtacağınıza acılarınızı paylaşmanız, anlatmanız kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.

Öfke:  Deneyimler, felakete uğrayan insanların bir süre sonra çevresindekilere özellikle de aile bireylerine kırıcı davranabildiklerini, şiddet kullanmalarının kolaylaştığını göstermektedir.

Korku: Yaşamınızda daha önce olmayan korku ve endişeler ortaya çıkabilir. Bunlar; kapalı yerde kalmaktan korkma, gürültüden kolayca irkilme ve sevdiklerinize bir şey olacağı korkusudur. Yeni yer sarsıntılarının olabileceği ve  dayanılması zor acıların, duyguların, üzüntülerin yeniden yaşanacağı korkusu da olabilir.

Suçluluk: Bu kadar çok sayıda ölenin olduğu felaketlerde kurtulan kişilerin suçluluk duygusu hissetmeleri sık görülen bir durumdur. “Daha fazla yardım edebilseydim”, “keşke ben de kurtulmasaydım” gibi düşünceler yanında, “neden biz”, “biz bunu hak etmedik” gibi isyan duyguları ortaya çıkabilir. Bunlar, felaketler sonrasında ortaya çıkan olağan tepkilerdendir.

İlişkiler: Depremden hemen sonraki dönemde insanlar koşulların zorluğu, temel gereksinimlerini gidermenin gerginliği ve var olan kaynakların kıtlığı nedeniyle, kendileri ya da ailelerini korumak adına bencil davranışlar gösterebilirler. Bu tür davranışlara, zor koşullarda kıt kaynakları paylaşmak zorunda olan insanlarda rastlanması olağandır.  “Herkes kendi derdine kimse beni anlamaz” düşüncesi yardım ya da destek istenmesinde en büyük engeli oluşturur.

Yorgunluk ve Tükenmişlik Hissi: Böylesi felaketler bedende uzun süreli ve yoğun bir baskı yaratır. Bu kişide yorgunluk ve daha sonra tükenmişlik hissine yol açar.

Kas gerginliği: Yaşanan sıkıntılar kas gerginliği ve bedenin çeşitli bölgelerinde ağrı, çekilme ve kramplara neden olur.  Baş ağrısı, sersemlik, göğüste basınç ve boğazda tıkanma hissi, boğuluyormuş gibi olma, ağız kuruluğu, sırt ağrıları, yorgunluk yakınmaları olabilir.

Diğer Belirtiler:

Felaket sonrasında yukarıda sayılanlar dışında çarpıntı, aşırı terleme, titreme, mide ağrıları, sindirim güçlükleri, sık idrara çıkma, unutkanlık, iştahsızlık ya da aşırı yeme, uykusuzluk, kâbus görme, sıçrayarak uyanma ve  “kötü bir şeyler olacak” beklentisiyle huzursuz bekleyiş, kadınlarda adet düzensizlikleri ortaya çıkabilir.

Bu ruhsal ve bedensel tepkilerin bazılarını ya da hepsini; zaman zaman ya da bütün bir gün yaşıyor olabilirsiniz. Yapılan tedaviler ile bu tepkilerde rahatlama sağlanacaktır. Ancak yaşanan sıkıntıların birileriyle paylaşılması uzun süreli rahatlamada en önemli adımdır. Bütün bu belirtiler, vücudun kendi iyileştirici mekanizmalarının çalıştığını ve uyumumuzda yardımcı olduğunu gösterir. Bedensel ve ruhsal tepkiler, birkaç haftada azalarak zamanla normale dönecektir. Böyle olmazsa sıkıntılarınızı ve aşırı geriliminizi bu konuda uzman birileriyle paylaşmanız gerekir.

Kendi kendinize nasıl yardım edebilirsiniz?

Üzüldüğünüz kaygılandığınız konularla  ilgili olarak bildiklerinizin doğruluğundan emin olun. Bu gibi durumlarda pek çok gerçek dışı söylenti ortaya çıkar. Güvenilir olduğuna inandığınız kaynaklardan, elinizdeki bilgileri doğrulatın.  Olanlarla ilgili duygularınızı kendi içinizde yaşamayın, başkaları ile paylaşın, konuşun. Ruhsal destek isteminizi yetkililere çekinmeden dile getirin.  Deprem sonrası, yakın gelecekle ilgili planlar yapmaya başlayın. Yardım alabileceğiniz kişiler ve kurumlara başvurmaktan, yardım istemekten çekinmeyin, utanmayın.  Sevdiğiniz uğraşılara, ilgilerinize koşullar el verdiğince zaman ayırmaya çalışın.  Kendinizi bedensel ve ruhsal açıdan iyi hissediyorsanız, yardıma gereksinimi olanlara yardım etmeye çalışın.  Radyo, TV, varsa yayımı süren yerel gazeteleri izlemeyi sürdürün. Böyle durumlarda özellikle küçük pilli radyoların önemli bir gereksinime yanıt verdiği bilinmektedir.   Yoğun stres yaratan yaşantılardan sonra, insanların kaza yapma riski artmaktadır. Böylesi dönemlerde daha dikkatli araç kullanın. Çalışmaya devam ediyorsanız, işyerinizde ve evinizdeki kazalara karşı daha dikkatli olun.   Tüm olanaksızlıklara karşın günlük bakımınızı, temizliğinizi özen gösterin.    Bu önerilerin uygulanabilmesi sizin durumunuz ve depremden etkilenme düzeyiniz ile ilişkilidir.

Ne zaman yardım istenmelidir?

Daha önce belirtildiği gibi, zamanla ruhsal tepkiler azalır. Ancak yaşadığınız acı olayın etkileri uzun sürmüşse ve günlük hayatınızı etkiliyorsa daha kapsamlı yardım almalısınız;

Ruhsal ve bedensel belirtiler bütünüyle sizi etkisi altına almışsa,

Duygularınızdaki yoğunluk belli bir azalma göstermemişse,

Depremle ilgili anılar, rüyalar ve hayaller zihninizi meşgul etmeye devam ediyorsa ve sizi korkutup, dinlenmenize mani oluyorsa,

Gerginlik, şaşkınlık, tükenme ve boşluk duygularından kurtulup, rahatlayamıyorsanız,

Kâbus görüyor ve uyuyamıyorsanız,  Kendinizi kontrol edemeyecek kadar öfkeli buluyorsanız,

Duygularınızı paylaşacak dost bir kişi ya da kişileri bulamıyorsanız,

İlişkileriniz olumsuz etkilenmişse ve ne kadar değiştiğiniz konusunda insanlar sizi eleştirmeye devam ediyorsa,

Kendinizi her an kaza yapmaya eğilimli buluyorsanız,  Yemek yeme, sigara ve alkol kullanma alışkanlıklarınız olumsuz yönde etkilenmişse,

Kendinizden çok ilaçlara güvenmeye başladıysanız,

Kendinizi tükenmiş hissediyorsanız,                                                Psikiyatrik bir destek almalısınız.

Deneyimler, yaralıların ve  yaşam savaşımı veren insanların bulunduğu felaket bölgelerinde, insanların ruhsal sorunları için hekimlere, uzmanlara başvurmaktan çekindiklerini, ruhsal belirtilerini göz ardı ettiklerini göstermiştir. Bu son derece hatalı bir davranıştır. Lütfen ruhsal sorunlarınızın çözümü için yerinde, deprem bölgesinde uygun ekipler kurulmasını yetkililerden isteyiniz.   Ruhsal yaralar da bedensel yaralar kadar önemlidir.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD tarafından hazırlanmıştır