PSİKİYATRİ VE KALITIM

   Röportajı yapan derginin notu:

 

        “Akıl Oyunları” adlı film gerek konusu gerekte aldığı Oscar ödülüyle gündeme geldi. Film merak edildi ve çok sayıda kişi tarafından izlendi. Film, geliştirdiği oyun kuramıyla Nobel kazanan ve dahi olarak kabul edilen matematikçi John Nash’ın hayatı boyunca şizofreniye karşı verdiği mücadeleyi anlatıyordu.

     Şizofreni, akıl hastalıklarının içinde belki de en gizemli ve en trajik hastalıklardan biri. Hastalığa yakalanan kişinin yaşadığı normal dışı durumlar ve tedavisinde çekilen güçlükler nedeniyle korkulan bir hastalık olarak tanınıyor. Nash şizofren olan oğlu için iyileştiği dönemde “Sanki Şeytan, benim içimden çıktı, onun içine girdi” diyerek açıklıyordu duygularını…

    Ruhsal hastalıkların fiziksel hastalıklar gibi kalıtsal olabileceğini biliyor musunuz? Biz merak ettik ve Psikatrist Gıyasettin Ekici’den yaygın olarak görülen ruhsal hastalıklar ve bu hastalıkların kalıtımsal yönünü sorduk.

PSİKİYATRİK HASTALIKLARDA KALITIMIN ROLÜ

 

Psikiyatrik hastalıkların ve psikiyatrik sorunların hemen hemen tümünde multifaktöriyel bir nedensellik ve geçiş söz konusudur. Hastalığın ya da problemin ortaya çıkmasını birçok bağımsız değişken birbiriyle etkileşerek belirler.

Bu faktörler arasında çevresel etkenler, kalıtım, yetişme biçimi, geçirilmiş deneyimler, öğrenim durumu, kültürel ve ekonomik etkenler başta gelir.

Psikiyatrik hastalıklarda kalıtımın rolünü araştıran bilimsel araştırmalardan çıkan genel sonuç şöyle özetlenebilir: Kalıtımsal özellik durumdan duruma ve hastalıktan hastalığa değişmekle birlikte bir başka ifadeyle bir hastalıkta daha güçlü diğerinde daha zayıf bir geçiş gösterebilmekle birlikte büyük çoğunluğunda bir “yatkınlık” oluşturmaktadır. Bu yatkınlık ancak diğer faktörlerin de etkisiyle hastalığın ortaya çıkmasını veya çıkmamasını belirlemektedir. Bu genel kuralı belirttikten sonra belli başlı bazı psikiyatrik sorunlarla ilgili elde edilmiş bazı bilimsel bulgulardan söz edebiliriz.

Şizofreni

Şizofreni ile ilgili yapılan araştırmalarda ana babadan biri hasta ise çocuklarda hastalık riski %12-14 arasındadır. Hem ana hem baba hasta ise bu risk %35-45 arasındadır. Anne baba sağlam fakat çocuklardan biri hasta ise kardeşlerde şizofreni riski %7-8 civarındadır. Yakın akrabalar arasındaki hastalanma riski normal nüfustaki riskten çok daha yüksektir. Bir hastanın birinci derecede yakınlarında ortalama şizofreni riski %8-10’dur. Akrabalık uzaklaştıkça bu oran düşmektedir.

Duygulanım bozuklukları

Depresyon geçiren hastaların birinci derece akrabalarında hastalanma riski genel nüfustaki riske göre iki üç kat yüksektir. İki uçlu duygulanım bozukluğunda (hem depresyon hem mani ataklarının görüldüğü hastalık) ise risk bunun da iki katı daha yüksektir. Tek yumurta ikizlerinde hastalanma oranı %40-50 arasındadır. Ancak kalıtımsal geçişin ne yolla olduğu henüz aydınlatılamamıştır.

 

Anksiyete(bunaltı) bozuklukları(Yaygın Anksiyete bozukluğu, panik bozukluğu, Fobiler vb.)

Anksiyete bozuklukları arasında kalıtımsal bağın en bariz olduğu durum kan görme fobisidir. Panik nöbetleri yaşayan birinin birinci derece akrabalarında panik nöbetlerinin, depresyonun ve depresyonun daha fazla görüldüğü bilinmektedir.  Yaygın Anksiyete bozukluğu yaşayan birinin birinci derecede akrabalarında benzer bir problem yaşama olasılığı yaklaşık %15-18 arasındayken, ikinci derecede akrabalarda %6’dır. Panik bozukluğu görülme olasılığı birinci derece akrabalarda kadınlar için %33,erkekler için bunun yarısı kadar -%17- olarak saptanmaktadır. Yine agorafobisi olan hastalarda aile yüklülüğü dikkati çekmektedir. Tüm bu bulgular anksiyete bozukluklarında kalıtımsal bir yatkınlık olduğunu göstermektedir. Yapılan araştırmalar spesifik bir şekilde bu belirtilerin kendisinin değil, fakat aşırı hassas bir otonom sinir sisteminin kalıtımsal özellik olarak geçtiği ve çevredeki koşullarla da hastalık belirtisinin biçimlendiğini düşündürmektedir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk

Zihinden atılamayan ve çoğu zaman istemli olarak kontrol edilemeyen düşüncelerin görüldüğü ve bundan kurtulmak için kişinin kendisini bazı davranışları, ritüelleri yapmak zorunda hissettiği bir durumdur. Saplantılı düşünceler kişiye çok sıkıntı verir ve çoğu zaman kişi bu düşünceleri saçma bulduğu halde onları kontrol edemediğini fark eder. Bu hastalıkta hasta kişilerin birinci derece yakınlarında hastalık riskinin arttığına ilişkin bazı araştırma sonuçları olmakla birlikte daha çok psikolojik kökenli olduğu kabul edilir ve kalıtımın etkisi zayıftır.

Kişilik bozuklukları

Araştırmalarda özellikle Şizotipal kişilik bozukluğu, Paranoid kişilik bozukluğu ve Antisosyal kişilik bozukluğu gibi bazı kişilik bozukluğu türlerinde kalıtımsal geçişin de etkili olduğu kanıtlanmıştır.

Alkolizm

Yapılan araştırmalarda alkoliklerin babalarının %50’si,erkek kardeşlerinin %30’u,annelerin %6’sı,kız kardeşlerinin %3’ü alkolik bulunmuştur. Alkolik bir babanın erkek çocuğunda alkolizm oranı 4-5 kat fazladır. Ancak bu sadece kalıtımın etkisi olarak açıklanamaz. Sosyal öğrenme, taklit, ulaşabilirlik gibi faktörler de etkilidir kuşkusuz. Alkoliklerle ilgili yapılan araştırmalarda başka bazı ilginç sonuçlar da ortaya çıkmaktadır. Örneğin alkoliklerin birinci derece akrabalarında erkeklerde alkolizm ve sosyopatiye eğilim(suç ve şiddet eğilimi), kadınlarda ise depresyon ve fırtınalı, sorunlu evlilikler yüksek oranda görülmektedir.

                                                                       Dr. Gıyasettin EKİCİ

                                                                                Psikiyatr