GEBELİK, DOĞUM VE RUH SAĞLIĞI

                       GEBELİK, DOĞUM VE RUH SAĞLIĞI

 

 

Gebelik ve doğum ve loğusalık sürecindeki ruhsal-davranışsal-duygusal değişiklikler karmaşık bir etkileşim gösterir:

-endokrin hormonal değişiklikler

-vücut biçimi değişiklikleri ve algılanması

-gebelikle ilgili bilinçli, ya da farkına varılmayan düşünce, duygu, tutum, beklenti ve çatışmalar

-kadın-eş rolüne ek olarak anne rolüne ilişkin tüm duygusal, yaşamsal, ruhsal, davranışsal beklenti, çatışma,  umut ve arzuların ön plana çıkması.

-Her iki ebeveynde cinsel hayata ilişkin kaygılar bu değişikliklerin başlıca nedenleridir.

Geleneksel tıpta hekim çoğunlukla tedavi eden kişidir ve belirti ve bulgularla uğraşır.(Enfeksiyon için antibiyotik, kanser için kemoterapi, ve cerrahi gibi)

Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları ise koruyucu tıp uygulamasına daha yakındır. Tıpkı psikiyatri de olduğu gibi. Kadın hastalıkları uzmanlarının gebe hastalarını rutin izlemeleri, fiziksel durumlarının yanında ruhsal ve duygusal durumlarının izlenmesine de olanak sağlamaktadır.

Psikiyatristin rolü de, gebelik süresince ve doğum sonrası dönemde ortaya çıkması olası ruhsal psikofizyolojik ve psikososyal reaksiyonların tanınması, önlenmesi ve anne-çocuk sağlığı açısından etkilerinin azaltılmasına yöneliktir. Bu amaca yönelik koruyucu ruh sağlığı hizmetleri ilerde anne ve çocuk için söz konusu olabilecek sorunların ortaya çıkmasını azaltacaktır.

Gebelik kadın için doğal bir yaşam krizidir. Gebeliğin gidişi annenin ruhsal-duygusal durumu üzerinde etkili olurken annenin ruhsal durumu da gebeliğin gidişi üzerinde etkili olur.

Anne adayının kendi yaşam özgeçmişinde anne babası ve ailesi ile ilgili yaşadıkları duygular, tutumlar ya da örselenmeler; gebeliğe ilişkin tutumlarında etkili olacaktır.

Gebelik bir neşe, doyum, olgunluk, kendini gerçekleştirme ve mutluluk kaynağı olabildiği gibi; endişe kaygılı bekleyiş, yüklenme de yaratabilir.

Anne adayının ruhsal durum ve yaşantısı, hamileliğin gidişini etkilediği gibi; hamileliğin kendisi de ruhsal-duygusal yaşantısı üzerinde önemli etkiler oluşturur. (ör: gebenin ruhsal durumu ve hazırlığı; gebelikte sabahları görülen mide bulantıları, ağız sulanmaları, iştah değişiklikleri, duygu-mizaç değişikliklerinin şiddetini ve seyrini etkiler.)

Özetlersek; gebelik süresince değişen hormonal denge, sosyal rol değişiklikleri, aile içi ilişkilerdeki değişiklikler, cinsel davranış farklılıkları ve çevresel faktörler nedeniyle anne adayının ruhsal durumu da değişiklikler gösterir.

Bu nedenle her 3 aylık dönemin(trimester) kendine has psikolojik yaşantıları söz konusudur.

1-İlk trimester (gebeliğin ilk üç ayı)

Gebeliğe psikolojik ve fizyolojik uyum dönemidir.

Eğer istenen gebelikse mutluluk, haz, doyum duygusu yaşanır. Anne adayının aile durumu, iş durumu, eşle ilişkisi, ekonomik yeterlilik, gebelik durumunun yaratacağı yeni zorluklar ve ihtiyaçlar gebeliğe karşı takınılan tutumda etkili olacaktır.

Bu dönemde duygu ve mizaç değişiklikleri görülür.

Orta-hafif düzeyde depresif yakınmalar çoğunlukla gözlenir.

 

Yemek yeme dürtüsünde değişiklikler (oral döneme gerileme, aşerme) ve duygu durum değişiklikleri görülür.

Bulantı, kusma görülebilir. Bu dönemde kusmaların şiddetli olmasında tıbbi faktörlerin yanında yukarıda sayılan psikolojik faktörlerin de etkili olduğu bilinmektedir.

Bu kusmalar 2. Trimesterde de devam eder ve şiddetli olursa fizyolojik değil daha çok psikolojik nedenler üzerinde durulmalıdır. Şiddetli kusmalar anne ve bebeğin sağlığını tehdit edebilir. Tedavide de medikal tedavi yanında psikoterapi yararlıdır.

Yorgunluk bu dönemde sıklıkla gözlenir.

Bu dönemde fetüs annenin bir uzantısı olarak algılanır.

 

2-İkinci trimesterde (gebeliğin 3-6.ayları)

Bebekle olan biyolojik bağ daha derin ve yakın hissedilir. Anne artık bebeği kendisinin bir uzantısı ve parçası olarak değil ayrı bir varlık, yeni bir canlı olarak hisseder.

 

3-Üçüncü trimesterde (gebeliğin 6-9.ayları)

Yeni canlı annenin bütün sistemlerini etkilemiştir.

Doğum yaklaştıkça doğumun nasıl olacağına, çocuğun sağlıklı olup olmayacağına ilişkin endişeler ön plana çıkar.

Bunun yanında doğumu takiben çocuğun bakımı, annelik rol ve işlevlerini yeterince yürütüp yürütemeyeceği endişeleri dikkati çekmeye başlar. Doğum korkusu, yetersizlik, kendini kontrol edememe, beden ve duygusal denetim endişelerini de içeren karmaşık bir duygu haline gelir. Bu dönemde annenin bilgilendirilmesi, kaygılarının giderilmesi (doktor-psikiyatr) ve sosyal destek (eş) sunumu önemlidir.

Gevşeme egzersizleri yararlı olur.

Bu dönemde baba kendisini daha çok ihmal edilmiş hisseder.