PREMENSTRÜEL SENDROM -AYBAŞI SENDROMU

Hanımlar bu yazıyı okuyun, eşinize okutun!

PREMENSTRÜEL SENDROM (AYBAŞI GERGİNLİĞİ)

 

Tıbbın ve Psikiyatrinin bu gün geldiği aşamada hangi belirtilerin bedensel, hangilerinin ruhsal olduğunu söylemek gittikçe daha zor olmaktadır. İnsanın ruh ve beden olarak ikiye ayırmanın onu anlamayı ve değerlendirmeyi daha güç hale getireceğini, insanın biyo-psiko-sosyal bir varlık olduğunu, onun biyolojik(bedensel), psikolojik(Ruhsal) ve sosyal(toplumsal) boyutlarının birbirinden ayrılamayacağını düşünen bilim adamlarının sayısı gittikçe artmaktadır.

Bu gün için psikiyatristlerin ağırlıklı çoğunluğunun görüşünü yansıttığını düşündüğüm bu değerlendirmelerin ilgi odağında ise “psikosomatik hastalık” kavramı vardır.

“Psikosomatik Bozukluklar” deyince ortaya çıkması veya seyri üzerinde ruhsal etkenlerin önemli rol oynadığı bedensel hastalıklar anlaşılır.

Utançtan yüzümüzün kızarması, üzülünce iştahımızın kapanması veya uykumuzun kaçması, stresli durumlarda başağrısı, yorgunluk, bulantı, kalp çarpıntısı gibi belirtilerin ortaya çıkması, yine bazı fiziksel bozuklukların telkin, hipnoz gibi ruhsal yöntemlerle iyileştirilebilmesi (örneğin bu gün virüslerle ortaya çıktığı bilinen siğiller telkinle iyileşebilmektedir) bedenimizle ruhsal yapımız arasındaki yakın ilişkiyi gösteren örneklerden bazılarıdır.

Bu örneklere migren, mide ülseri, bronşiyal astım, bazı cinsel bozukluklar, hipertansiyon, ekzema, gibi bazı hastalıkları da eklemek mümkündür. Kadınların aybaşı zamanlarındaki gerginliğini ve huzursuzluğunu ifade eden “Premenstrüel Sendrom” da bu gruba giren bir bozukluk veya bir sorundur.

Birçok hanım zaman zaman çok çabuk sinirlendiğini, ufak tefek problemlere aşırı tepki gösterdiğini, kendisini yorgun ve mutsuz hissettiğini fark eder. Eşiyle, çocuklarıyla, çevresiyle daha sorunlu bir dönem yaşar. İlişkilerinde güçlükler oluşur.

Bu hanımların bazıları ise bu dönemlerin periyodik olarak her ayın belli zamanlarında tekrarladığını, yani zamansal bir ilişki gösterdiğini de fark eder.

Bazen bu durumu hanımların kendileri değil, yakın ilişkide bulunduğu çevresi çoğunlukla da eşleri fark eder. “Sen yine…’ diye başlayan cümleler kurulur. Bazen ‘birkaç gün sonra normale döner’ diye düşünülerek alttan alınır, bazen de gözle görülür bir gerginliğe neden olabilir. Fizyolojik ve psikolojik belirtilerin birlikte ortaya çıktıkları bir durumdur bu.

Oldukça yaygın olmasına ve hemen her aileyi ilgilendiren bir konu olmasına rağmen yeterli bilgiye sahip insanların sayısının çok az olduğunu günlük hekimlik uygulamalarımızda da rahatlıkla görebildiğimiz bu konuda bilgilerimizi en çok sorulan sorular ışığında sizinle paylaşmanın yararlı olacağını düşündük.

            Premenstrüel Sendrom (Aybaşı Gerginliği) Ne zaman ortaya çıkar?

            Aybaşı kanamasından bir hafta önce başlar ve kanamanın başlamasından kısa bir süre sonra ortadan kalkar. PMS’li kadınlarda her ay belirtiler görülmeyebilir ama aybaşı kanama zamanlarının çoğunda belirtiler görülür.

 

Aybaşı gerginliğinin belirtileri nelerdir?

Belirtileri başlıca iki gruba ayırmak mümkündür:

1-Psikolojik bulgular:

Gerginlik, huzursuzluk, tahammülsüzlük, depresyon(neşesizlik, isteksizlik, hiçbir şeyden zevk alamama),sıkıntı, duygu ve davranışlarda dalgalanma, ilgisizlik, dikkatini toplayamama, aşerme gibi belirtiler…

2-Fizyolojik Belirtiler:

Göğüslerde hassasiyet, kilo alma, Şişkinlik, yorgunluk, çabuk yorulma, uyku bozuklukları ya da düzensizlikleri, baş ağrısı vs.

Kişinin duygularında ani değişiklikler görülür. Sakin görünürken birden öfke gösterebilir, neşeden üzüntüye, üzüntüden neşeye ani geçişler olabilir. Bir anı bir anını tutmaz. Duygulardaki dalgalanmaya benzer şekilde davranışlarda da örneğin iştahta ve yeme alışkanlığında değişkenlik ortaya çıkabilir. Kişinin her zamanki yemek tarzı ve miktarı ile çok uyuşmayan istekleri, aşırı iştah, aşerme, yemekten tiksinme gibi belirtiler görülebilir. Yine uyku alışkanlığında benzer şekilde değişiklik ve değişkenlik olabilir.

Tüm kadınlar arasında PMS’nin yaygınlığı ne kadardır?

Yapılan birçok araştırmada her 100 kadından 40’ında orta-hafif şiddette belirtilerin görüldüğü, yüzde 5-6 kadarında da tüm belirtilerin görüldüğü saptanmaktadır. Yapılan bazı araştırmalarda ise tüm çocuk doğurma yaşındaki kadınların %80-90’ında en az birkaç PMS belirtisi olduğu şeklinde daha yüksek bulgular elde edilmiştir. Sonuç olarak söyleyebiliriz ki Toplumda çok iyi bilinmemesine rağmen oldukça yaygın bir sorundur aybaşı gerginliği.

Nedenleri nelerdir?

Aybaşı gerginliğinin nedeni olarak daha çok kadınların aylık hormonal döngüsünde meydana gelen değişiklikler sorumlu tutulmaktadır. Menstrüasyon (kanama) döneminde Östrojen ve progesteron başta olmak üzere birçok hormonun miktarında değişiklik olmakta ve bu da kadın vücudunu ve ruhsal yapısını etkilemektedir.

Bu dönemde östrojen miktarı artarken progesteron miktarı birden azalmakta ve hormonal bir dengesizlik ortaya çıkmaktadır. Ancak başka hormonların da işin içine karıştıkları daha karmaşık bir süreç olduğu düşünülmekte ve bu konudaki araştırmalar devam etmektedir.

Bu doğal bir süreç olduğundan tedavisi mutlaka gerekli midir?

Tedavi edilmeyen kişilerde belirtiler kronikleşme eğilimindedir. Zaman zaman da olsa ortaya çıkan sorunlar söz konusu kişinin çevresiyle olan ilişkisini zedelemekte ve zaman içinde biriken ve perçinlenen sorunlar kişiye zarar vermektedir.

Tedavisi nasıl yapılır?

Değişik tedavi yaklaşımları olmakla birlikte gerek hekimin gerekse ailenin destekleyici yaklaşımı önemlidir. En temel faktörlerden biri de eğitimdir. Kişinin kendi duyguları, davranışlarıyla vücudunun fizyolojik işlevleri arasındaki ilişki hakkında bilgilenmesi önemlidir. Böylece olaylar ve durumlar karşısındaki tepkilerini daha nesnel ve daha sağlıklı değerlendirme imkânına sahip olacaktır.

Tedavide ilaç kullanımı çok yararlı olabilir. Kişiye en uygun tedavi yaklaşımının ne olduğuna hekim karar verir. Örneğin hormon tedavisi uygulanmasının mı yaksa gerginliği ve sıkıntıyı ortadan kaldıracak rahatlatıcı ilaçların mı daha uygun olduğuna, psikoterapi gerekip gerekmediğine etraflıca bir değerlendirme yapıldıktan sonra karar verilmelidir. Semptomların güçlü psikolojik boyutu olduğundan kişiye özel bir yaklaşım gerektirir.

 

 

                                                    Psikiyatr Dr. Gıyasettin Ekici