Mutluluk ve Toplumsal Güven

MUTLULUK VE TOPLUMSAL GÜVEN DUYGUSU

Mutluluk ve mutsuzluğun toplumlardaki karşılığı farklı. En temelde mutlu olmak için gerekenler nelerdir?

Mutlu olabilmek için kişinin temel ruhsal gereksinimlerinin karşılanması gerekir. Bunların en başta gelenlerini;

Sevmek(değerli bir şeye sahip olmak)

Sevilmek(değerli olmak)

Güven içinde olmak (sağlık, ekonomi, çevre vs.)

Üretmek                                şeklinde sıralayabiliriz.

Üretmek derken ne kast ediyoruz, örnek verebilir misiniz?

Örneğin ülkemizde özellikle çalışmayan kadınların bir başka deyişle ev hanımlarının, hele de eğitimli iseler, üretiyor olma duygusunu yaşamamaları ruhsal (psikolojik) tatminsizliğe ve dolayısıyla mutsuzluğa sıklıkla neden olabiliyor. Çalıştım, okudum, bilgim var, yeteneğim var ama hiçbir işe yaramıyor’ duygusu onları içten içe huzursuz ve mutsuz edebilir.

Erkekler için de ekonomik durumu çalışmasını gerektirmeyecek kadar iyi olsa bile –örneğin kira gelirleriyle geçiniyor olsun- çalışıp üretmiyor ise özdeğer duygusunda azalma olur, kendisi farkında olmasa bile gizli bir anksiyete ve boşluk, anlamsızlık duygusu yaşarlar çoğu zaman.

Güven duygusundan bahsettiniz, bunun kişisel parametreler dışında toplumsal yapı ile de bağlantısı var mı?

Elbette; gelişmiş, kuralların hâkim olduğu bir toplumda kişi kendini çok huzursuz hissetmez. Neyin ne zaman nasıl olacağını bilir. Bu da güven duygusunun doyumuyla ilgilidir.

Çünkü belirsizlik insan psikolojisi tarafından bir tehdit olarak algılanır ve bilinçdışı da olsa kaygı ve anksiyeteye neden olur. Nedenini bilmediği bir sıkıntı hisseder içinde.

Sosyal güvence, sağlık güvencesi, geleceğe ait ekonomik güvence, adalete ve yargıya güven, devlete güven vb. gibi toplumsal parametrelerin varlığı ya da yokluğu kişi için mutluluk veya mutsuzluk kaynağı olabilir.

Türkiye gibi toplumsal kuralların henüz tam yerleşmediği, sosyal devlet ve sosyal güven duygusunun tam oturmadığı toplumlarda insanların kendilerini güvende hissetmesinde sıkıntılar olur, hem iş hem de aile hayatlarında sorunlar baş gösterir.

Bu sıkıntılarla daha kolay baş edebilmek için bireysel olarak insanlara neler önerirsiniz?

 

İnsanların daha mutlu olabilmeleri için kendilerine daha çok zaman ayırmaları, birbirleriyle ve kendileriyle daha sık diyalog kurmaları gerekiyor.

İnsanların kendisi için yaşayıp başkalarını ihmal etmek ne kadar sağlıksızsa başkaları için yaşayıp kendilerini ihmal etmeleri de o kadar sağlıksızdır. Her iki durumun da örneklerine sıkça rastlıyoruz meslek hayatımızda.

Bu konularda insanların yararlanabilecekleri, bilgi alabilecekleri kitaplar ve kaynaklar konusunda öneriniz olur mu?

Ruhsal olarak daha sağlıklı ve mutlu yaşamanın, stresle başa çıkmanın yollarını gösteren, göstermeye çalışan çokça kitaplar var piyasada. Ve insanlar artık bu tür kitapları daha çok tanımaya başladılar.

Ancak burada önemli bir sorun var; bu kitapların bir kısmı aklına esenin yazdığı, ticari amaçlarla yazılmış ve bilimsel bir içerikten yoksun, kişisel gelişim kitapları sıfatıyla pazarlanan kitaplar.

Kitapların arkasında ya da önünde yazarların özgeçmişleri yazar. Buna dikkat etmek şart. Bazı kitaplarda bu bölüm özlü sözlerle geçiştirilir ve yazarın eğitim durumunu anlamak mümkün değildir. Bunlardan uzak durmak gerekir.

Gelişmiş toplumlarda psikiyatriste gitmek bir statü göstergesi gibi görülüp olumlu bir yere sahipken bazı toplumlarda hala gizlenen ve kaçınılan bir durum. Bizim durumumuz nedir?

Artık psikiyatra gitme fobisi geri kalmış toplumların bir özelliği olarak ortaya çıkıyor. Yardım almak gerektiğinde uzman bir psikiyatriste gitmekten kaçınmamak gerekir. Türkiye bu konuda bir ara dönemi yaşıyor gibi. Son yıllarda bu konuda bir bilgilenme ve bilinçlenme artışı olmakla birlikte hala yeterli düzeyde değil.

Toplumumuzda sorunlarla, streslerle baş etme konusunda da çokça yanlış inanışlar var. Bu da psikiyatrik destek ihtiyacını daha önemli hale getiriyor. Mesela ‘nikâhta keramet var’  sözü buna bir örnek; insanlar o dönem içinde bulundukları çıkmazdan kurtulmak için evlenebiliyorlar ya da evlilerse, çocuk sahibi oluyorlar. Bu da sorunların daha da büyümesine ve kemikleşmesine sebep oluyor. Bu nedenle sorunları örtbas etmek ya da ondan kaçmak yerine nitelikli bir profesyonel destek alarak sorunun üstüne gitmek ve onu çözmek böylece de sorunun kronikleşmesini önlemek en iyi yoldur.